Salgın, karantinalar, kısıtlamalar ve devam eden işletme giderleri.. Tüm markaların akıllarında tek soru var, ne yaşıyoruz ve nereye gidiyoruz? Bunu bilebilmek oldukça güç ancak gözümüzün önünde yaşanan ve adapte olmamız gereken bazı gerçekliklerden çalışmaya başlamakta fayda var.
Bu yazımda sizlere Google’ın Reklam Direktörü Carolyn Scott’ın “Think With Google” için kaleme aldığı bir makaleden ilhamla, marka bakış açısıdan kriz dönemlerinde nasıl bir strateji izlemeli ve geleceğe nasıl yatırımları yapmalı, biraz bunlar bahsedeceğim.
Zaman artık müşterilerinizi daha iyi tanıma zamanı
Özellikle halı ve ev tekstili markalarının bu zamanda kendine sorması gereken 5N1K soruları var: Örneğin, benim gerçek anlamda müşterim kim? Kaç yaşlarında, nasıl yaşıyor, nerede yaşıyor, neler yapmayı seviyor ve en önemli soru ben ona nasıl ulaşabilirim? Niçin beni tercih etsin? Bu kadar alternatif arasından beni neden seçmeli? Sonuç olarak; marka vaadim nedir?
Bu zamanlarda tanıdığımızı zannettiğimiz tüketiciler de bir değişim içerisinde. Bu değişimi tespit edip, markamızın kriz sonrasındaki konumunu belirleyerek şimdiden yatırım yapmamızda fayda var.
Hem dijital hem mağaza bakışıyla düşünme
Eskiden dijital yatırımlar bir zorunluluk değil “Nice to have” tadında yapılan çalışmalardı. Karantina süreçleri ile birlikte bu makas iyice kapandı. Artık kim ve ne iş yapıyor olursanız olun, dijitalde olmak zorundasınız. Görünür olmak için daha fazla Google, daha fazla Youtube ve sosyal medya çalışmak, markanıza daha fazla görünürlük ve dolayısıyla güven kazandırmak zorunda kalacaksınız. E-Ticaret markaları fiziksel temas sağlamaya çalışırken, fiziksel markalar mesafelerin açılması ile birlikte online temasa odaklanacak. Dönem her iki kanalı da dengede yürütme dönemi olacak. Şimdiden O2O (Online2offline) kavramını araştırmanızı tavsiye ederim.
Tüketicilerle ve Topluluklarla bağlantı kurma
Tüketicilerinizi tanıdınız ve dijital kanallarınızı da optimize ettiniz. Şimdi artık bağlantı zamanı. Tanıdığınız tüketicileriniz niçin sizi seçsin? Çünkü siz onlara “x” katıyorsunuz, çünkü siz dünyaya “y” katıyorsunuz, çünkü hayata “z” katıyorsunuz… Örnekleri çoğaltmak mümkün. Tüketicilerinizin seveceği alanı bulun ve o alana dokunun. Markanız artık sadece ürün satmasın, bir derde deva olsun, bir soruna çözüm bulsun. Veya karıncanın hikayesinde olduğu gibi, yangını söndüremese bile yeri belli olsun. İnsanları birbirine bağlayan şey duygulardır. Duyguları harekete geçiren markalar bu süreçten kazançlı çıkacak.
Değişimin parçası olmak için harekete geçmek
Yaşanan bu zorlu süreçleri sadece siz değil herkes yaşıyor ve bu değişim bireysel değil dünya çapında yaşanıyor. Öyleyse değişime karşı koymak yerine değişimin bir parçası olmak ve geleceğin markalarını inşa etmek için en uygun dönemdeyiz. Mevcutu koruyup yenliklerle desteklemek, markanızın görünen yüzünü yenilemek, güncellemek, geleceğe adapte etmek geleceği ayağınıza getirecek.
Markanızın geleceği adına yapacağınız her çalışma sizi bulunduğunuz noktadan bir adım öteye taşır. Adımınızı olabildiğince erken atın, inanıyorum ki kazanan siz olacaksınız.
Bu vesile ile tüm okurlarımıza sağlıklı bir 2021 yılı diliyorum. Beni Linkedin üzerinden takip edebilir, soru ve yorumlarınızı iletebilirsiniz.
Selim Şentürk
Pazarlama Grup Müdürü